Dikkat! Cep telefonunun kanserojen etkileri!
“Cep telefonlarının henüz kanıtlanmış zararı yok, araştırmalar devam ediyor” diyenler bir insanlık suçuna daha imza atıyor olmasın? Gelin soruların yanıtlarını birlikte arayalım? iyibilgi özel
“Bu yaş günümde babam bana hangi model cep telefonu alacak” heyecanıyla uykusuz geceler geçiren çocuklarımız, cep çılgınlığı böyle devam ederse artık hiç uyuyamayacaklar belki! Baş ağrısı ve beyin tümörü nedeniyle... Günde 18 defa birbirini arayan ve yarım saat konuşan sevgililer duyamayacaklar birbirlerini. Çünkü sağır olabilecekler... Bu korkunç tehlikelerin farkında mıyız?
Teknoloji genellikle aynı oyunu oynar. Hemen her yeni ürün “hayatı kolaylaştırır” etiketiyle lanse edilerek yavaş yavaş hayatımızın içine sızdırılır. Ürünün çıkış fiyatı genelde yüksek, fonksiyonları göreceli olarak sınırlı, görünürdeki hedef kitle ise üst gelir gruplarıdır. Ardından rekabet artar, fiyatlar düşer, tüketici kitlesi genişler, ürün halka iner. Belli bir hedef kitleyi yakalayan üretim cephesi, “sadık” müşteriler oluşturmak için ürünün çok fonksiyonlu “hayatı daha da kolaylaştıran” yeni versiyonları piyasaya sürülür. Bu süreç cep telefonunda da farklı yaşanmadı. Ürünün temel işlevinin peşine takılan fonksiyonlar sayesinde, cep telefonları bugün artık bir “alışkanlık objesi”... Ortalama konuşma süresi tarife fiyatlarının düşmesinin etkisine bağlı olarak da gittikçe artıyor. İnsanlar, cep telefonunun konuşma dışındaki işlevlerinden ise daha fazla “yararlanıyor”. Bir yandan da hedef kitlenin yaşı gittikçe düşüyor. Nokia Türkiye Pazarlama Müdürü Ülkem Kırımlı'nın basında yer alan beyanları ise gerçeği gözler önüne seriyor. Kırımlı, cep telefonunda hedef kitlelerinin 15 yaş üstü olduğunu, ancak yapılan araştırmalara göre cep telefonu kullanımı yaşının 12, belki de daha da altı yaşa kadar inmiş olabileceğini söylüyor. Bir çocuk kanalının yaptığı araştırmaya göre ise Türk çocuklarının cep telefonuna sahip olma oranı yüzde 43.
Çünkü, cebin yoksa bittin sen!
Cep telefonları o kadar çok hayatımıza girdi ki 'cebimiz yoksa bittik'. O kadar çok marifetleri var ki!
İşte telefon görüşmesi ve yazılı mesaj yollama dışında, bugünün cep telefonlarının marifetleri:
E-posta, fotoğraf, sesli mesaj gönderme ve alma.
Yaklaşık 2 saatlik hareketli görüntü kaydı.
Yüksek çözünürlüklü, profesyonel fotoğraf makineleri kalitesinde fotoğraf çekme.
Ses kaydı yapma, metni sese, sesi metne çevirme.
Ajanda hizmeti, TV ve radyo yayınlarını takip etme.
1,5 GB’lık hard diski sayesinde yüzlerce MP3 formatında ses dosyası saklayabilme ve çalabilme.
Oyun oynayabilme, DVD kalitesinde film izleme.
Üzerindeki kamerası ve hafızasındaki fotoğrafı sayesinde sahibini tanıyıp sadece sahibi tarafından kullanılma imkânı.
Tansiyonu, kalp atışını ve mide asidini ölçme, bu ölçümleri veriler ve grafikler olarak uzmana ulaştırma.
Kullanıcının yerinin detaylı bir şekilde tespit edilmesine imkan sağlayarak denetleme ve kontrol hizmeti.
İnternette gezinti ve chat yapabilme, haberleri öğrenebilme.
Finans, hava durumu, etkinlik, nöbetçi eczane gibi rehberlik hizmetleri verme.
Görsel radyo sayesinde, yayın akışı ve dinlenen parça ile ilgili bilgilendirme.
Banka hesap hareketliliklerini, borsayı takip etme ve işlem gerçekleştirme.
Uyarı ve alarm cihazlarına uyumu ile sesli ve yazılı alarm ve uyarı bildirimi.
Otel, restoran ve uçak rezervasyonu.
Toplu ulaşım araçlarında bilet, alışverişlerde kredi kartı olarak kullanabilme, her türlü sabit faturayı ödeyebilme.
Ağız kokusunu belirleyip sahibini uyarma.
Bir milimetreden küçük çipi sayesinde istenmeyen kokuları tespit etme, alkol ölçümü gerçekleştirme ve atmosferdeki gazları ölçme.
Hava sıcaklığını, rakımı ve havadaki nem oranını ölçme vs vs vs...
Küçük bir sorun var: Cep telefonları kanseri tetikliyor
Yalnız gözlerden kaçan ya da kaçırılan ufak bir sorun var. Bu derece hayatımıza sokulan cep telefonlarıyla ilgili korkunç gerçekler bizlerden saklanıyor. Cep telefonlarının kanser tetikleyici olduğunu biliyor muydunuz? Evet, kanser tetikleyici… Yatak odamızda başucumuzda duran, cebimizde taşıdığımız, çocuklarımızın elinden bir türlü düşürmediği oyuncak, yani cep telefonlarımız tehlike saçıyor.
Hayatımızın ve özellikle çocukların hayatının önemli parçası haline getirilen cep telefonlarının, artık “konuşma” dışındaki fonksiyonlarından daha fazla yararlanıyoruz. Öyle ki “daha çok, daha sık, daha uzun” tüketmeye şartlandırıldığımız ve “çağın gereği” olarak lanse edilen telefonun tehlikeli yüzünü görmüyoruz. Oysa madalyonun öteki yüzü o kadar tehlikeli ve sarsıcı ki. Üstelik o “gerçek” yüz de sadece cep telefonu yok, bir de suç ortakları var: Baz istasyonları, yüksek gerilim hatları, mikrodalga fırınlar, bilgisayarlar, TV ve radyo vericileri, aslında elektrikle çalışan cihazların çoğu... Bunları elektromanyetik çete diye adlandırabiliriz ya da günlük hayatın bir kesiti olarak da adlandırabiliriz. Acaba bu kesiti bilfiil ve sürekli yaşayan, cep telefonunu (ve benzer cihazları) yoğun olarak kullanan büyükler ve çocuklar nasıl bir elektromanyetik denizde yol aldıklarını biliyorlar mı? “Elektromanyetik” gibi bilimsel terminolojiyi de açmamız gerekirse şunu bilmeniz yeterli: Cep telefonları elektromanyetik dalga yayarlar, elektromanyetik dalga radyasyon demektir, radyasyon ise bazı durumlarda zararlıdır.
Gerçekler bizden saklanıyor
Sigara da olduğu gibi bu gerçekler de bizden saklanıyor. Bildiğiniz gibi sigara konusunda söz sahibi yetkililer “ölü sayısı artınca” gerçeği kabullenip herkese açıklamak kalmışlardı. Yıllar sonra... Şimdi cep telefonu içinde aynı şey söz konusu. Gerçekler gizleniyor.
Kanser yapan maddeleri her yıl düzenli olarak, özelliklerine göre gruplara ayıran Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) da, “elektromanyetik alanları” “muhtemel kanserojenleri içeren” 2-B grubuna aldığını biliyor muydunuz? Bilindiği gibi elektromanyetik alanlar, cep telefonları ya da baz istasyonlarından maruz kalınan radyo dalgalarını da içine alıyor.
“Muhtemel kanserojenleri içeren” terimi muğlâk geliyorsa daha net bir açıklama İngiltere Radyolojik Koruma Kurulu’ndan geldi: “Cep telefonları küçük çocuklarda tümör riski yaratıyor”. Kurulun raporuna göre de özellikle sekiz yaşından küçük çocukların cep telefonu kullanmasına izin verilmemesi yolunda anne-babalar uyarıldı. Cep telefonlarının sık kullanılmasının beyin ve kulakta tümör oluşumuna yol açtığı vurgulandı. Kurulun başkanı ve Oxford Üniversitesi’nde çalışan Profesör William Stewart, bazı bilim adamlarının var olan tehlikeyi görmezden geldiğini de belirtti. Stewart, geçen beş yıl boyunca yayımlanan raporların her birinin daha ikna edici hale geldiğini ifade etti. İngiltere'de bazı çevreler, cep telefonlarının üzerinde “sağlık uyarısı” bulunması fikrini tartışmaya açtı.
Her zamanki örtbas çabaları
Yapılan araştırmanın sonuçları, tehlikenin mahiyetini ortaya koyuyor. Fakat maalesef bu sonuçlar 1997 yılında dünya kamuoyunu cep telefonları konusunda harekete geçirmekte yetersiz kaldı. Bu durumun iki nedeni olabilir. Birinci neden bu sonuçların kamuoyuna şaşırtıcı derecede geç, elde edildikten tam 2 yıl sonra açıklanması. Çalışmaya sponsorluk yapan Avustralya’nın telekomünikasyon devi Telstra’nın sonuçlardan haberdar olduğu ve sonuçları geciktirdiği iddiaları kamuoyunda seslendirildi.
Sonuçlar açıklandığında ise her nedense bunların küçümsenmesi için ne gerekiyorsa yapıldı.
Sonuçların kamuoyunda yeterli bir yankıyı bulamamasının diğer bir nedeni daha var: 2002 yılında yayımlanan ve aksi sonuçlar veren bir diğer araştırma... Bu araştırmayı gerçekleştiren ve cep telefonu üreticileri tarafından finanse edilen bilim adamları ilk araştırmadaki sonuçları elde edemediklerini bildirdi. İlginçtir ki ve tesadüfe bakın ki cep telefonlarının zararsız olduğunu söyleyen her araştırma gibi bu da aynı cep telefonu üreticileri tarafından finanse ediliyordu. Araştırma Avustralyalı Dr. Kuchel liderliğindeki bir grup veteriner tarafından gerçekleştirilmişti. Bu araştırmacılara göre cep telefonları zararsızdı ve bunun, kendi araştırmalarını cep telefonu üreticilerinin finanse etmesi ile bir ilgisi olamazdı.
DİKKAT ÖLÜM TEHLİKESİ VAR!
İşte hayatımızın vazgeçilmezi haline gelen cep telefonunun tehlikeleri:
Cep telefonlarının olumsuz etkileri konuşmaya başlandığı anda etkisini göstermeye başlar. Uzun süreli kullanımda ise bu etkiler şiddetini arttırır, kalıcı hale gelir ve onarılması güç tahribe yol açabilir. Cep telefonu çaldığı anda insan vücudu elektromanyetik dalgalar aracılığı ile radyasyon almaya başlar. Bu radyasyon vücut ısısının, özellikle baş bölgesindeki ısının artmasına yol açar. Daha çok konuşulduğunda ısı daha da çok artar. Bu ısınmanın sonucunda, vücuttaki ilk olumsuz değişmeler görülür. Yani yangın başlar. Isısal etkiyle aynı anda elektromanyetik dalgaların hücrelerle doğrudan etkileşimi sonucunda ısısal olmayan etkiler yani radyasyonun kendine özgü etkileri devreye girer. Bu iki ana etki ise bir dizi kısa ve uzun vadeli bozulmayı tetikler.
Kısa vadeli (kısa vadeliden kasıt konuşma anı ve onu takip eden 24 saattir) olası bozulmalar şöyle sıralanabilir:
-Beyin hücrelerinde ölüm riski
-Stres
-Görüş alanında daralma
-Kulak bölgesinde ısınma
-Kalp pilinin bozulma riski
-Kulak çınlaması
-Yorgunluk hissi
-Konsantrasyon bozulması
-Baş ağrıları
-İşitmede geçici aksaklıklar
-Sersemleme
Cep telefonu ile konuşmayı alışkanlık haline getiren ve bu alışkanlığı ısrarla sürdüren bir insandaki uzun vadeli (on yıl ve üzeri) olası bozulmalar ise şöyle sıralanabilir:
-Alzheimer riski
-Genetik yapının bozulması
-Beyin hücrelerinde ölüm ve beyin tümörleri
-Beyaz kan hücresi (lenfoma) kanseri
-DNA zincirinde kırılmalar
-Kırmızı kan hücrelerinde deformasyon
-Bağışıklık sisteminde bozukluk
-Altı farklı cilt kanseri tehlikesi
-Sinirlerin duyarsızlaşması
-Yüksek tansiyon
-Kan beyin bariyerinin zedelenmesi
-Kalp rahatsızlıkları
-Hafıza zayıflaması
-Kalıcı işitme bozuklukları
-Embriyo gelişiminin zarar görmesi
-Düşük riskinin artması
-Kan hücrelerinin bozulması
Şu ana kadar cep telefonunun genel zararlarını özetledik, ancak bu tehlikeli oyuncağın özel zararları da var. Cep telefonları, daha savunmasız, daha bilinçsiz, daha 'körpe' olan çocuklara 'özel' zararlar veriyor. Yaş küçüldükçe ise cep telefonundan yayılan radyasyon daha da tehlikeli hale gelmeye başlıyor. 2 dakikalık bir cep telefonu görüşmesi dahi 5-10 yaşındaki bir çocuğun beyin aktivitelerinde değişime yol açıyor.
Alıntıdır.