GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ
İlköğretim Okuma Kitabında;
“Harap Bir Köy” adlı okuma parçasında köyün 1974 yılında Türkler tarafından harabeye çevrildiği anlatılmaktadır. Parçada köy halkının her şeyi bırakarak köyü terk ettiği dramatize edilerek resimli bir şekilde anlatılıyor.
Kuzey Kıbrıs Yunanlıları Türk Ordusu tarafında evlerini terk etmek ve adanın özgür bölgelerine göç etmek zorunda bırakıldılar.
Parçada; kuzeyde bıraktığı evi ziyarete giden ailenin büyük kızı dönüşte iki salyangoz getirir. Evin küçük kızı salyangozları görünce gözleri dolar: “Evlerini sırtlarında taşıyorlar keşke ben de aynısını yapabilseydim.”
“Göç” başlıklı yazıda Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarında yaşanan nüfus mübadelesinde Yunanlıların evlerini topraklarını satıp göç ettikleri konusu trajik bir şekilde anlatılmaktadır.
Yazıda Mihalis KASİALOS adlı bir halk sanatçısının (ressam) 1973’te Paşaköy’de inşa ettirdiği ve duvarlarını dillere destan bir şekilde kendi elleri ile resmettiği kilise anlatılmaktadır. Yazının devamında 1974 ağustosunda Türk Askerlerinin köye girip birçok masum kişi ile birlikte yaşlı KASİALOS’u da öldürerek etrafa zarar verdiklerinden bahsedilmektedir. Sonunda ise yaşlı KASİALOS ölmüş olsa bile resimlerinin ölümsüz bir şekilde orada kalacağından söz edilmektedir.
1821 ayaklanmasını anlatan yazıda; Sakız Adası’nın Türkler tarafından yerle bir edildiği köy ve şehirlerin yakıldığı; kadın çocuk ve ihtiyarların boğazlandığı genç kızların ise yine Türkler tarafından köle pazarında satıldığı anlatılmaktadır.
İzmir’in Türklerin eline geçmesi ve devamında yaşanan nüfus mübadelesinin trajik bir şekilde anlatıldığı yazı; İzmir’in alevler içinde kaldığı Yunanlı nüfusun canlarını kurtarmak için küçük sandallara dolup denize açıldığı görüntüsü yaratılan bir resimle desteklenmiştir.
Hikayede EOKA’cı Grivas’ın da lakap olarak aldığı efsanevi Diğenis AKRİTAS’ın Beşparmaklar ile öyküsü anlatılmaktadır. Beşparmaklar’ın ilk çağlardan beri Helenlere ait olduğunu vurgulanmaktadır.
Öykü ilk çağ dönemine ait olmasına rağmen konu Türklere getirilmekte ve Eflaklı bir Yunan çocuğun nöbet yerine giderken Türk-Arap korsanların Kıbrısa saldırdıkları ve adanın yeşil kıyılarının kızıl kana bulandığı anlatılmaktadır.
Nöbetçi çocuğun arkadaşlarına kardeşlerine kılıçlarını kuşanıp Türkler ve Araplara karşı savaşmaya çağırdığı bir kahramanlık öyküsü olarak anlatılmaktadır.
“Türk İşgali” adlı şiirde Barış Harekatı dramatize edilerek anlatılmaktadır.
İlköğretim Din Bilgisi Kitabında;
“Ben Hristiyan doğdum Hristiyanım Hristiyan öleceğim.”
Bu sözlerden sonra Türkler onu zindana attılar ve birkaç gün sonra yaşamı tüyler ürpertici bir şekilde sona erdi..
İlköğretim Tarih Kitabında;
Seni ilk oğluna ağlamak zorunda bıraktığım için ağlama umutsuzlanma anneciğim.
Eğer bunca anneler ağlıyorsa bunun suçlusu Türklerdir.
Bana süt içirip büyüttüğün kulübemize bir Türkün efendi olmasına kalbim
dayanamıyor tahammül edemiyorum.
Bunu sen de biliyorsun anne.
Bu kitabın tamamı Türk düşmanlığı içermektedir.
İlköğretim Okuma Kitabında;
“Kıbrıs’da” “Kıbrıslı Çocuk” “Vatan” ve “Bölünmüş Vatanımız Hakkında Küçük Çocuğun Merakı” adlı şiirlerde ilkokul çocukları Kıbrıs’ın bölünmüş olduğu ve yeniden birleşmesi için dileklerde bulundukları geride (kuzeyde) bıraktıkları yerlere ve evlerine dönmek istedikleri Türklerin Güzelyurt ve Maraş’ı harabeye çevirdiği gibi konular işlenmektedir.
Eftihia Teyze Erenköy’ün Yalusa Köyü’nde ailesiyle birlikte mutlu bir hayat sürüyordu. İnsanlar ister Yunan olsun isterse Türk olsun herkese yardım ediyordu. Fakat 1974 yazında kötü olay ansızın gelişti. Oğlu Aleksandros onun karısı Avgi ve çocukları ile birlikte esir oldu. Aleksandros Kıbrıslı Türkler tarafından bir soruşturma için tutuklandı. O günden beri hiç kimse kendisini görmedi kayıp.
İlköğretim Coğrafya Kitabında;
“Türkler 1974 Temmuzunda Kıbrıs’a askeri çıkarma yaptılar. 200 bin Rum zorla evlerinden atıldı ve kendi vatanlarında göçmen oldu. Birçoğu Türkiye’deki hapishanelere götürüldü. Bu kişilerden 1619’u halen kayıptır. Bu kişilerin aileleri yakınlarının akibetlerinin belirlenmesi için o zamandan itibaren süregelen bir mücadele başlatmışlardır. Türk işgali altında bulunan topraklarda 1974’te 20 bin mahsur insan kalmıştır. Türkler bu kişileri yavaş yavaş oradan gitmeye mecbur etmişlerdir. Bu kişilerin sayıları devamlı azalmaktadır. 1994’te bu kişilerin sayısı 900’ü geçmiyordu.”
Parçanın sonunda parça içerisinde geçen rakamlarla ilgili sorular sorulmaktadır. Örneğin:
“Kıbrıs’a Türk işgali ...... Temmuz’unda yapılmıştır.”
İlköğretim Din Bilgisi Kitabında;
Türk döneminde Kıbrıs Kilisesinin varoluş mücadelesi verdiğinden bahsederek Türklere “barbarlar” diye hitap etmektedir. Kıbrıs Kilisesini Nuh’un Gemisi’ne benzetmektedir.
1821’de Türklerin Rum papazları katlettiği 1974 Yılında Kıbrıs’ı işgal ettikleri belirtilmektedir.
İlköğretim Sosyal Ahlak Dersi Kitabında;
Karikatürize edilmiş haritada Kıbrıs; üzerinden kan damlayan dikenli tellerle ikiye bölünmüş ve kuzey tarafının üzerinde Türk bayrağı bulunan bir asker botu ile ezilmekte. Altındaki açıklamada:
“Kıbrıs devletinin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı 1974’teki Türk işgali ile açık bir şekilde ihlal edilmiştir.
Haritada Kuzey ve Güney sınırları gösteriliyor. Haritanın üstüne “ Unutmuyoruz” diye büyük bir başlık atılmış altındaki açıklamada ise:
“İşgal Bölgesi %36.4 3 bin ölü 1619 kayıp ve 824 esir.”
İlköğretim Din Bilgisi Kitabında;
Türk döneminde sürekli despotluk olduğu Türklerin Ortodoks kiliselerini camilere çevirdiği kiliseye acımasız vergiler uyguladıkları papazların sürgüne gönderildiği ve Türklerin kiliseleri yağma ederek kiliselere saygısızlıkta bulunduklarından bahsedilmektedir. Türklerin Hristiyanlığa düşman olduğu izlenimi yaratılmaktadır.
İNGİLTERE
Müzenin “Crime Against Humanity” bölümünde “Armenia 1915” başlığı altında Türklerin 1915 yılında Ermenileri nasıl katlettiklerini anlatan bir bölüm vardır. Bu bölümde sözde Ermeni soykırımının nasıl başladığı anlatılmaktadır.
Müzenin “Crime Against Humanity” bölümünde “The continuing Plight of the Kurts” başlığı altında Kürtlerin kim olduğu ve Kürtlere karşı yapılanlar yıllara göre ayrı ayrı anlatılmaktadır.
İSVEÇ
İlköğretim Coğrafya Kitabında;
Haritada Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bir kısmı “kürdistan” olarak gösterilmiştir.
Atlasın Kültür ansiklopedisi bölümünde çeşitli milletlerin tanıtıldığı kısımda Kürtlerin hayvancılıkla uğraşan Türkiye İran ve Irak’ta yaşayan baskı altında yaşadıkları iddia edilen Müslüman halk oldukları ifade edilmektedir.
İTALYA
İlköğretim Coğrafya Kitabında;
Türkiye nüfusunun çoğunluğu Türk halkından ve azınlık Kürt halkından oluşmaktadır. Kürt halkı sistematik olarak politik bir baskı rejimi uygulanması nedeniyle göçe itilmektedir.
Kürt halkı politik açıdan birden çok ülkeye ait olan Kürdistan bölgesinde yaşamaktadır ve sürekli olarak politik baskı altında tutulduklarından dolayı dünyanın çeşitli bölgelerine dağılmış durumdadırlar.
Birinci Dünya Savaşı sonunda büyük devletler tarafından Kürt halkına toprak verilmesi sözü tutulmamış ve bunun sonucu olarak Kürt halkı Türkiye Suriye Irak ve İran topraklarına yayılmışlardır.
Şu anda Türkiye’de yaşayan Kürt halkının nüfusu 15 milyon civarındadır. Türk Devleti Kürt halkına karşı işgal yerleşim bölgelerini yok etme halkı göçe zorlama şeklinde askeri baskı altında tutmaktadır. Kürt kimliğini yok etmeye çalışarak Kürtleri “Dağ Türkleri” olarak çağrılmaya zorlamaktadır.
Kürtçe konuşulması yasak olup Kürt çocuklarının eğitimleri yalnızca Türk öğretmenler tarafından yapılmaktadır.
Kürt sorunu Abdullah ÖCALAN’ın (Kürt halkının özgürlüğü ve hakları için askeri ve politik metotlar kullanarak savaşan ***/KONGRA-GEL partisi başkanı) yakalanmasından sonra uluslararası bazda gündeme gelmiştir.
Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası teşkilatlar birçok kez Türkiye’yi ve Kürt halkının yaşadığı diğer ülkeleri Kürt halkına karşı uygulanan baskı rejimlerinden dolayı suçlamıştır.
Türkiye’nin radikal İslam’a karşı aldığı pozisyondan dolayı ve bulunduğu bölgede denge unsuru olması gibi stratejik konumu vardır. Bu nedenler Kürt halkına uyguladığı baskıların uluslararası platformda yeterince sert bir tepki almasını engellemiştir.